Pariyazarlar'da " Kırk yıl durur muydu ? "

(http://pariyazarlar.com/yazi/kirk-yil-durur-muydu.html)

Bir Arkadaşı Nasrettin Hoca‘ya sormuş; Hocam sizde kırk yıllık sirke varmış..

Nasreddin Hoca ‘da; Var demiş..

Arkadaşı ; Biraz versene ilaç yapacağım demiş..
Nasrettin Hoca :  Her isteyene verseydim o sirke kırk yıl durur muydu sence?  demiş…

Geçtiğimiz yıl Zeytinburnu Tıbbi Bilgiler Bahçesi’nde (http://ztbb.org/) Doğal Sirke yapım kursuna katıldım. Yapım süreci biraz zahmetli ancak hocamızın marketlerden satın aldığımız sirkelerle ilgili olarak anlattıklarını siz de duysaydınız  siz de bir daha evinize marketlerden alınmış hazır sirke sokmazdınız.

Market raflarında satılan sirkeler (büyük bir kısmı) genelde birkaç günde içerisine bin bir katkı malzemesi ilave edilerek imal ediliyormuş. Yani yediğimiz şey bir nevi asitmiş. Doğal sirke yapabilmek içinse minumum 30-60 güne ihtiyacınız var. Hani çoğu ev hanımı yeşil sebzelerini sirkeli suda bekletir mikroplarından arınsın dezenfekte olsun falan diye hiçbir faydası yokmuş. Hocamıza göre hazır sirkeyi sadece parlaklık versin diye bulaşık makinesinin parlatıcı gözünde veya yer silme suyunda kullanabilirmişiz.

Tamamen doğal ve organik olarak üretilmiş sirkenin ise faydalarını say say bitiremiyorsunuz ;

- Probiyotikmiş

- Saçlarımızı parlatır ve kepeğe karşı etkiliymiş

- Sivri sinek ısırıklarına, kaşıntılı durumlara, sivilce, akne ve cilt yaralarına iyi gelirmiş

- Tok tutarmış, zayıflamaya yardımcı olurmuş ( ama aç karnına içilmeyecekmiş )

- Kan dolaşımını hızlandırır ve kanı sulandırırmış

- Sirke buğusu öksürük ve nefes darlığına iyi gelirmiş

- İçeriğinde B12 ve folik asit varmış

- Anneler bilir ateşi düşürür

- Ayaklarımızı sirke banyosu ile rahatlatabilirmişiz

Bizler genelde sirke çeşidi olarak üzüm ve elmayı biliriz. Oysa ki anneannelerimiz, ninelerimiz bir çok meyveden sirke yaparlarmış; hurma, kavun, muz, orman meyveleri, pirinç, patates, melas, buğday,yaban mersini, nar, limon, kuşburnu, ahlat, kızılcık, çilek,dut, aluç gibi.

Bugün size evde elma sirkesini nasıl yapacağınızı anlatacağım. Elma sirkesinin yapım aşamalarını görmek isterseniz kategorilerde/sirkeler bölümüne bakabilirsiniz.

-         Elmanın kendisini veya sadece kabuklarını  sirke yapımında kullanabilirsiniz. Elmalarınızı soyun, çekirdeklerini ayıklayın, küçük küpler halinde doğrayın. Cam bir kavanoza (kesinlikle plastik kullanmayın) doldurun. Aynı şekilde sadece kabukları da doldurabilirsiniz.

-         Elmaların üzerini geçecek kadar su doldurun.(kesinlikle musluk suyu kullanmayın)

-         Fermentasyonu hızlandırma amaçlı 1-2 yemek kaşığı toz şeker, birkaç nohut tanesi atın.

-         Kavanozunuzun ağzını temiz bir tülbentle kapatın. Tülbenti paket lastiği ile tutturmayı unutmayın. Bu şekilde olduğunda meyvelerimiz hava almış oluyor ama tülbent sayesinde meyve sinekleri içeriye girmemiş oluyor.

-         Kavanozlarınızı minumum 17 derece ısı da muhafaza etmeniz gerekiyor. Eğer sıcaklığı sabitlemeniz mümkün değilse kışın mutfakta yazın ise balkonun güneş gören bir köşesinde bekletin.

-         Gün aşırı tahta bir kaşık yardımı ile elmalarınızı karıştırın.

-         Yaklaşık 30 ila 45 gün arasında meyvelerinizin üst kısmında deniz anasına benzer görünümde sirke mayası (sirke anası) dediğimiz şeyin oluştuğunu göreceksiniz. Zaten kokladığınızda da sirkemsi, ekşi kokuyu alacaksınız.

-         Meyvelerin üst kısmında küflenme gibi bir durum olduysa maalesef başarısız olmuşsunuz demektir. Elmalarınızın organik olması ve üzerinde kimyasal kalıntı bulunmaması önemli.

-         Mayalanmayı gördükten sonra bir tülbent yardımı ile elmaların suyunu süzün. Tekrar temiz bir cam kavanoza alın. Bu sefer kapağını sıkıca kapatın. Yaklaşık 30 gün sonunda tekrar süzün. Sirkeniz yavaş yavaş kıvamını almaya başlamıştır. Süzme işlemini istediğiniz duruluğa gelince kadar tekrarlayabilirsiniz. Unutmadan o deniz anası görünümlü mayanızı sakın atmayın bir kavanozda saklayın. Tekrar sirke yaptığınızda fermentasyonu hızlandırmak için bu mayayı kullanabilirsiniz. Hani eskiden annelerimiz yoğurt mayası ayırırlardı tıpkı onun gibi J

Ben de önce elma ve üzüm sirkesi yaptım. İlk denemem maalesef başarısızdı L İkinci denemede amacıma ulaştım. Bir de çilek deneyeyim dedim. Çilek sirkemin tadına baktığımda sirke kokusunun bu kadar baştan çıkarıcı olabileceğini hiç düşünmemiştim...

Haydi bakalım kolay gelsin, sorularınızı bekliyorum…

Elma ve Üzüm Sirkesi

Yaklaşık beş ay süren hummalı bekleyiş sonunda nihayet sirkelerime kavuştum. Hımmm nefis oldular :) Kokusu, lezzeti ve keskinliği tam kıvamında....

Yüzde yüz organik ve hiçbir katkı malzemesi kullanmadan yapmış olduğum Elma ve Üzüm sirkelerimin yapım aşamalarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Üzümler saplarından tek tek ayıklandı bir güzel temizlenip paklandı :) 

Cam kavanoza doldurulup elle sıkıldı.

Yaklaşık iki buçuk ay sonra mayalanma süreci tamamlandı.

Bir tülbent yardımı ile süzdürülüp ağzı sıkıca kapatılarak olgunlaşmaya bırakıldı.

Elmaların ilk hali.

Doğal sirke yaparken oluşması dört gözle beklenen sirke mayası (deniz anasına benziyor). Eğer deniz anası oluşmamışsa maalesef sirkeniz çöp olmuş demektir. Pekiiii ilk denemede başarılı olabildimmi tabi ki hayır :( 

Sirke yaparken kullandığınız meyvelerin organik olması şart, sıcaklığı sabit tutmanız şart. Bu kadar emeğe değer mi derseniz cevabım kesinlikle evet.  Marketlerden satın aldığımız sirkelerin bir gecede içine bir sürü katkı maddesi ilave edilerek yapıldığını,  içtiğimiz sıvının bir nevi asit olduğunu bilirsek kesinlikle değer. 

AFİYET OLSUN...

Ev Yapımı Çilek Sirkesi

Evde sirke yapmak oldukça zahmetli ve uzun bir süreç gerektiriyor. Ama sonuç herşeye değiyor. Çilek sirkemin tadına baktığımda sirke kokusunun bu kadar baştan çıkarıcı olabileceğini hiç düşünmemiştim...

Aslında birkaç farklı meyveden sirke yapım denemelerim oldu. Üzüm ve elma haricinde en beğendiğim çilekti. Zaten katıldığım kurs sonrası hocamın yaptığı çilek sirkesinin tadına bakmış ve en çok onu beğenmiştim.

Çilek sirkesinin asit oranı diğerlerine göre daha az aroması ve kokusu bir harika... Ben en çok kahvaltıda domates, salatalık üzerine biraz zeytinyağı biraz da çilek sirkesi ilave edip yemeyi sevdim...

Çilek sirkesini yüzünüz için tonik olarak da kullanabiliyorsunuz. Sivilce ve akneler için doğal bir çözüm sunuyor. Ancak tonik olarak kullanacağınız sirkenin yüzde yüz doğal olduğundan emin olmadan sakın kullanmayın. Afiyet Olsun...

Doğal Sirke Yapım Kursu

Geçtiğimiz hafta Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde düzenlenen " Doğal Sirke Yapım" kursuna katıldım. Oldukça keyifli bir gün geçirdim aynı zamanda çok faydalı bilgiler de öğrendim. Öğrendiklerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum. 

Biz genelde sirke çeşidi olarak üzüm ve elmayı biliriz.  Bakın nelerden sirke yapılabilirmiş. Elma, üzüm, mandalina, ayva, limon, nar, çilek, böğürtlen, dut, yaban mersini, kavun, alıç (aluç), kızılcık ve gül gibi... Ne nar mı tamda zamanı dedim ve hemen nar sirkesi yapım çalışmalarına başladım. Aman ne zormuş 5 kilo narı tanelerine ayırmak :) Ayıklanmış narlarımı bir güzel cam kavanozlara doldurdum. Siz siz olun sakın plastik şişelerde sirke almayın çok sakıncalıymış. Kavanozlarımı tülbent bezlerle örttüm ki daha kolay mayalansın. Geriye 30 ile 60 gün arası beklemek kaldı :)))

Gelelim sirkenin faydalarına ;

Probiyotikmiş

Saçlarımızı parlatır ve kepeğe karşı etkiliymiş

Sivri sinek ısırıklarına, kaşıntılı durumlara, sivilce, akne ve cilt yaralarına iyi gelirmiş

Tok tutarmış, zayıflamaya yardımcı olurmuş ( ama aç karnına içilmeyecekmiş )

Kan dolaşımını hızlandırır ve kanı sulandırırmış

Sirke buğusu öksürük ve nefes darlığına iyi gelirmiş

İçeriğinde B12 ve folik asit varmış

Anneler bilir ateşi düşürür

Ayaklarımızı sirke banyosu ile rahatlatabilirmişiz

Faydaları saymakla bitmiyor anlayacağınız. Ancak sirkenin bu faydalarından yararlanabilmek için katkısız, kimyasal kullanılmadan üretilmiş "Doğal Sirke" olması gerekiyormuş. Marketlerden aldığımız sirkelerin bir gece de üretildiğini biliyor muydunuz ? Oysa ki doğal yollardan üretilen sirkenin olgunlaşabilmesi  için en az 30 ile 60 güne ihtiyacı varmış. Bakalım benim sirke denemem nasıl sonuçlanacak, bekleyip göreceğiz...